Bana uyacak bir marilyn monroe resmi yok! Yettiği kadar


24 Kasım 2010 Çarşamba

Dün çok Konuştum

Dün bir hocanın odasına e-book almak için gittim.Çok tatlıdır kendisi. Gördüğüm en iyi niyetli hocalardan birisidir. Hocanın iyiliğini kötüye kullanıp, derste saçma salak davranan insanlara sinirlenebilcek kadar çok seviyorum o hocayı. Neyse en son hocanın odasına gitmiştim.

Kapıdan girdim, bir baktım fosur fosur sigara içiyor odasında. Hemde çıkan yasayı pek sallamadan. Neden bilmiyorum çok hoşuma gitti bu durum. Flash diski verdim, bilgisayara bağladı, kimbilir ne sacma şeyler vardı o flash diskte, neyse hoca durdu bi 'Nasılsın' dedi sadece.
Cevabım beni bile korkuttu. 'I wanna kill myself'     'Kendimi öldürmek istiyorum'
Refleksif olarak çıktı bu cümle ağzımdan. Aslında ben dün çok mutluydum. İçim kıpır kıpır. Devamlı sacma salak gülüp kahkaha atıyordum artık evimden çok zaman geçirdiğim fakultemin önünde. Öyleki bir kaç arkadasım 'Ne çok konuştun be sus artık' bile dedi.
Hoca da sarsıldı tabi bu cevabımla..'Sit&talk' dedi. 'Otur&konuş' anlamında.
Ve ben o anda anladımki; sıkıntılarımı anadilimi geçtim, hatta anadilim gibi olan almancayıda geçtim, ingilizce bile anlatmakta sıkıntı yaşamıyorum.

Anlattım bende, madem ailem beni duymakta bu kadar zorlanmakta, hazır dinlemek isteyen birini bulmuşken, bıraktım kendimi. 'Bu bölümü seçmek hayatımın en büyük hatasıydı' dedim. Tabi ingilizce. İnanmayanlar için
'Choosing computer engineering is the biggest mistake that I have ever done in my life' Gramerde sıkıntı olabilir. Olsun. Hoca beni anladı.

Ailemin yaptığının tersine, benle mücadele etmedi hoca. Kabul etti. 'Olabilir' dedi. O anda ben durdum, ilk defa birini dinlemek için. Çünkü ne zaman bunu söylesem, insanlar ya ciddiye almamakta, ya da aslında ne kadar şanslı olduğumdan, aslında şımarıklık yaptığımdan bahsetmekte. Sonra hocam, benim canım hocam, hayatımda beni daha önce kimsenin ciddiye almadığı bu konuda, beni ciddiye aldı. Tüm olumsuzluklara rağmen, insana güç verecek bir konuşmaydı bu. Ve ben ilk defa dinledim birini, kendimi savunmak için kuşandığım silahları bir kenara bırakarak. İlk defa gerçekten dinledim. Sonra 'Ne yapmak istiyorsun?' dedi. Yapabileceklerimden ve hayallerimden bahsettim. İki secenekte birbirinden okadar alakasızki, kendimle çelişmiş bile olabilirim konuşurken. Olsun, hoca beni elinde sigarasi, yüzünde ufak bir tebessümle dinledi. Aşağılamadı. Ailemin yaptığı gibi, yapmak istediklerimden bahsederken, 'Kapasiteni boşa harcarsın' demedi. Sorusuna cevap verebildiğim, bu konuda söylecek bir şeylerim olduğu için beni tebrik etti hatta.
Konuşma böyle sürüp gitti, ve ben yine bir ilk'e imza atarak, hayatımdan bahsederken ve geleceğimi düşünürken, ağlamadım. Gözlerim bile dolmadı. O konuşma bana güç verdi, ilham verdi. Çünkü biri beni ciddiye aldı. Mutlu olabilmenin yolunu tamamanen bana göstermedi ama hafiften ışıklandırdı.
Kaldı ki; ben akademik hayatım dışında çok mutlu bir insanım.
Neyse, sonra bir kaç blog yazısı okudum. Yalnız olmadığımı gördüm. İdealler farklı olsada, benim yürüdüğüm yollardan geçmekte olan başkaları da var. Ben onlardan biraz daha fazla tökezliyorum sadece. Olsun. Sonunda o yol da bitecek ve kim ne kadar düşüp kalkmış, tökezlemiş önemli olmayacak.

Bu konuşmanın etkisi bende ne kadar sürer bilmiyorum. Bunalımlarıma geri dönmeden önce, kaç saat yada gün geçireceğim bilmiyorum. Bildiğim bir şey varsa, anafikri kaptıysam, bu yol bitecek iyi yada kötü. Şikayet etmeye devam ettiğimiz sürece zorlaşacak. Çevremizde şikayet eden barındırdığımız sürece daha da mutsuz olacağiz. Olumsuzluklardan, ufak mutluluklar çıkartmaya çalışmazsak iyice eziyet olacak.

O yüzden, sanırım ben hayata karşı duruşumu değiştirme kararı aldım hocanın bana ayırdığı yarım saat sayesinde. Ne kadar sürer bilmiyorum. Hem önemli bile değil. 3 saat sonra okula gittiğimde tamamen pesimist havama bürünmüşte olabilirim.

Ama önemli değil, çünkü biri beni ciddiye aldı sonunda. Biri benimle oturup konuştu. Aşağılamadan, yargılamadan, suçlamadan. Şikayetlerimin 'tembel öğrenci' şikayeti olmadığını anladı.
Evet dün biri beni ciddiye aldı sonunda.

9 yorum:

LimeLiMe dedi ki...

Ben de ciddiye alıyorum seni dinlerken, sen anlat... Öyle durmuyo mu yoksa??

Ve evet ne yazık ki idealler ve gerçekler arasında sıkışıp kalmak kadar da sinir bozucu bir şey yok... Tek avantajım ailem ister hoca ol ister adı lazım değil mesleği yap diyor... Tek dezavantajım mutlu ama parası az hocalığı seçmek hayatımın en iyi seçimi mi olacak yoksa fiyasko mu?

Bu da n bilinmeyenli n'ci derecen denklem gibin, bilgisayar ile arası olan sensin matrisler filan sen anladın ne dediğimi...

FiRSTe dedi ki...

matrisleri geçti artık projeler, e-dönüşüm, msn gibi projelerle bir de en güzeli işletim sistemleriyle uğraştırıolar mezun etcekler die :)
bukadar ciddiyete biraz komiklik katalım dedim :)

LimeLiMe dedi ki...

Aha Türkiye'de işletim sistemi altyapıları mı var? Neyse muhabbet biraz beklesin çocuk vizeye kaçar...

FiRSTe dedi ki...

olanların kernelleriyle uğraştırıolar işte :)

LimeLiMe dedi ki...

dur o kadar teknik konuşma, neyse... Hocanı takdir ettim bizim de okulda bir iki tane böyle can hocalardan... Ben merak ettim yanlız birşeyi sen aslında ne istiyodun da ol-a-madı?

FiRSTe dedi ki...

Teknik konuşmayı sen başlattın.Ya ben isteyerek girdim.Yalan yok. Ama ilk aldığım bölüm dersiyle yanlış yerde olduğumu anladım da bölüm, çeşitli etkenler sebebiyle değişemedi değiştirelemedi falan filan. Ozamanlar sistem muh.e geçmek istemiştim.Olmadı.Şimdi ise 'ne muhendisliği yaaa git oku işletme iktisat' die düşünmekteyim.Her bölümün kendine göre zorluğu vardır orası ayrı.

LimeLiMe dedi ki...

:) aha iktisat okuyup ne yapmak istiyorsun, ciddi olarak soruyorum. Çünkü hala okuyabiliten var ben sana söliyim...

FiRSTe dedi ki...

artık geçti ya

LimeLiMe dedi ki...

bunu bitir bir daha gir kazan oku ne olacak... ben yaptım oldu her ne kadar sona kadar beklemedim ama ossun...