Bana uyacak bir marilyn monroe resmi yok! Yettiği kadar


9 Şubat 2011 Çarşamba

AyLoOoo

Bir çok yazımın baş kahramanlardan AyLoo die bahsettiğim Sevgili Arkadaşımı, uzun uğraşlar sonucunda blog açmaya ikna edebildim. Ya da yazmaya belki de. Yanyana otururken ve ben Heroyla bir önceki postta paylaştığım şiiri yazarken, ortaya dökülen fikir, 'Hadi birbirimiz hakkında yazalım' oldu. Biraz liseli tribi evet fakat gerçek dostlarla olunca hiçte liseli gibi olmuyormuşun. Bu Post'ta, beni anlatmış Ayloo, kendi reklamımı yapmak için paylaşmıorum bunu, sizde onun yazdıklarına gününüzün 5 dakikasını ayırın diye paylaşıyorum. Ve başlıyorum.

Nasıl bir anda ayrı zaman geçiremez olduk pek hatırlamıyorum ben. Önemli de değil aslında bu saatten sonra. Arkadaşlığımızın daha yeni yeni başladığı dönemlerde, garipliklerimi gözlerini kocaman kocaman açıp anlamaya çalışan bir insandı sadece. Topik sanırım aramızdaki tampon bölgeydi. Benim uçarıkaçarılığımı ve Aylo'nun ciddiyetini dengeleyen. Bölümden tanıdığım bir isim bir simaydı önceleri. Hep biraz çekindiğim, zaman zaman korktuğum. Pek konuşma ihtiyacı hissetmediğim. Hem o kadar farklı gözüküyoruzki 'Nasıl anlaşacağız' düşüncesi yer etmiş bende. Hem bir de 'Niye anlaşalım.' Genellikle şaklabanlık peşinde koşarım ben. O tevaazu göstermez bu ciddiyetsiz tavırlara. Olmaz biz onunla bırakın arkadaş olmayı, yanyana bile gelemeyiz. Yer bitirir beni, parçalar. İşte böyle gözükür benim Aylo'm dışardan. Öyle herkes kolay kolay yaklaşamaz.

Okul dersler projeler ortak tanıdıklar derken bir bakmışız, her anımız beraber geçer olmuş. Pek yalnız kalmıyoruz ama yinede pek benimsememişiz. Zamanla, ki 'Zamanla' lafından hiç hoşlanmam, farklılıklarımız bizi yakınlaştırdı gitgide. AyLo, farklıdır kızlardan. Öyle onunla oturup makyajdı, alışverişti, saç-baştı konuşulmaz. Zaten anlatsanızda dinlemez, dinlemediğini gizlemez. Hatta sizi ezer, bi  laf söylerki allahınız şaşar. Ama sizi severse ya da sevebileceğini düşünürse, her şeyden önce samimiyetinize ve karakterinize güvenirse, 5 gün hangi çantayı hangi ayakkabıyla giyeceğinizden konuşun. Dinler. Yorum yapmaz belki ama dinler. Sizi değiştirmeye çalışmaz. Olduğunuz insan yüzünden sizi yargılamaz. Öyle bir derdi de yoktur zaten. Ama sizde onu olduğu gibi kabul edeceksiniz. Değiştirmeye çalışmayacaksınız. O size uyum sağlamak istiyorsa o anki ruh haliyle sağlar. He yok sağlamıyorsa, üstüne gitmeyeceksiniz.

Uyuzdur bizim Aylo, tam anlamıyla bir uyuz. Bazen deli eder sizi. Ölümüne saldırmak istersiniz. Sadece sizi terslemek istediği için tersler, gözlerini falan devirir. Ezer, laf sokar. Kelimelerinizi kıfayetsiz bırakır. Ve bundan keyif alır. Fakat bunu yapıyorsa eğer, kesinlikle başka ters giden bir şey olmuştur hayatında. Kesin kafasında dönüp duruyordur bir takım sorunlar. Üstünüze alınmayacaksınız. Soracaksınız ona 'Aylo hayrola yine dellendin noldu?' Siz 'Noldu?' diye sordunuz diye de anlatmaz. Anlatmak istiyorsa anlatır, o an anlatmak istemiyorsa, 5 gün sonra her şey yolundayken bir anda başlar konuşmaya. Bazen onu sinirlendirecek üzecek bir olay olmasına bile gerek yoktur hatta, sadece yataktan ters kalktığı içinde bu moda girmiş olabilir. Üstüne varmayacaksınız. Butun bunları, sizi en iç çemberine dahil ettiği için yapıyordur. Çünkü bilir, siz onu tanırsınız, tanıdığınız için sorgulamazsınız, saçma kız triplerine girip arkadaşlığınızı zedelemezsiniz. Zaten o asla bilerek ve isteyerek sizi rencide etmez. O anda derdi siz değilsinizdir yani. Ama dürüst olacaksınız ona, bozulduğunuz bir şey varsa kuruntu yapmayacaksınız. Açık açık söyleyeceksiniz 'Sen böyle böyle yaptın, böyle böyle dedin' diye. Cümlelerinin altında gizli anlamlar aramayacaksınız, bunu siz yapmayacaksınız en azından. Ne düşünüyorsa söylecek zaten o size.

Dedim ya, diğer kızlar gibi değildir Aylo. Bildiğimiz ölümüne kankit olan kızlar gibi, sizi pohpohlamaz o. Kıyafetinizi beğenmediyse, 'Git değiştir' der, saçınızı beğenmediyse 'Ay ne çirkin olmuşun' der. Herhangi bir konuda yanlış yapıyorsanız çekinmeden nerde yanlış yaptığınızı söyler. Cümlelerini yumuşatmak için kulp bulmaya çalışmaz. Onun arkadaşlığını/dostluğunu herkes kaldıramaz. Yapamaz yani.

Sonra Aylo, kabul etmez onu üzen olayların varlığını. Zordur 'Evet abi üzüldüm koydu baya' dedirtmek, arkadaşlığınızda o noktaya getirtmek. O hep güçlüdür. Bir olay hakkında 2 saat konuşup, 'Yok abi üzülmedim, ne üzülcem' der. Ama gözlerinden anlayacaksınız neye üzülüp üzülmediğini. 'Hyr Aylo üzüldün aslında' dediğinizde susuyorsa, evet o sizin dostunuzdur artık.

Çoğu zaman yanlış anlaşılır Aylo insanlar tarafından kadın/erkek. Kendini anlatmaya bile çalışmaz. Öyle bir derdi yoktur insanlar beni anlasınlar diye. 'Sadece siz anlayın' yeterdir onun için. Öyle çok sosyal bir insanda değildir. Sevmez insanların günlük samimiyet oyunlarıyla uğraşmayı. Yeni insanlarla aynı ortama girdiğinde, susar konuşmaz gözlemler. Herkes gittikten sonra yorum yapar insanlar hakkında. Genellikle doğru çıkar. Hatta onu yeteri kadar tanıyorsanız, yeni insanlarla aynı ortama girdiğinde onu incelemek inanılmaz bir eğlencedir. Hani gözlerinizle anlaşmak vardır ya, ona baktığınızı yakaladığında gülümser, çünkü ne düşündüğünü çok iyi bilirsiniz. Bazen kendinizi kontrol edemez kahkahalarla da gülersiniz. Kimse anlamaz. Deli derler. Desinler.

Hisleri kuvvetlidir Aylonun. Bazen Topikle karşımıza alırız onu sorular sorarız. Hayatımızla ilgili olan şeylerde ne hissettiğini ne düşündüğünü sorarız. Genellikle doğru çıkar tahminleri. Benim için sadece 1 kere yanıldı şimdiye kadar. Erkek arkadaşımla benim için 'Sizden bi bok olmaz' demişti zamanında. Ben üzülüp bunu erkek arkadaşıma söylemiştim. O da 'O kendine baksın' demişti. Sonra ben bu olayı Aylo'ya anlattığımda, bak haksız çıktın dediğimde 'Ne biliyorsun belki ben öyle söylediğim ve o bunu öğrendiği için yoluna girmiştir bazı şeyler. Belki o yüzden toparlamıştır kendini çocuk' demişti. İşte böyle de bir bakış açısı vardır. Farketmediğiniz noktaları yakalar. Hem onun haksız olduğuna şahit olmanız, baya ender rastlanan bir şeydir.

Ayloo çok monoton gözükür dışardan. Fakat bazen bir dediği, diğerini tutmaz. Bugün sevmiyorum der yarın aşığım. Böyle de belli olmaz duygularının onu nereye götüreceği. 'Şöyle şöyle olacak' dersin. 'Hayır kesinlikle olmayacak' der. Olunca 'bak oldu' dersin, güler 'Ne bilim abi ben ya'

Çok ciddi bir yazı oldu. Daha eğlenceli anlarımız, nefessiz kaldığımız zamanlarımız da var. Fakat şaklabanlıklarımla daha eğlenceli bir yazı haline getirmeye çalışmayacağım bu yazıyı. Çünkü Aylo anlayacak. Yazıdan ciddiyet aksa bile o görecek samimiyetimi. Bana 'Yeter' olan tek şey de bu zaten.

9 yorum:

I_lean dedi ki...

tehlikeli bir maddeyim...hemen uzaklaşın....

FiRSTe dedi ki...

Gülücük koysaydında dalga geçtiğini anlasalardı be aylom :)

I_lean dedi ki...

:)(gülücük)...

deeptone dedi ki...

:)
ne dersen de olumsuz onun hakkında sevimliymiş ayloo.
:)
güzel bişi böle uzun yıllara dayanan arkadaşlık.

ya baksana çok sürükleyici, okuması keyifli, siz kankitleri, ya ama biraz kısa yazsana, ikiye bölüp iki ayrı günde yayınlasana, çok uzuuun, bari bir A4'ü geçmesene yaaa.
:)

FiRSTe dedi ki...

evet yazı biraz uzun oldu yazarken farketmedim pek, başladım gitti öyle bölünsün istemedim yayınlarken :)
Aslında öle çok uzun senelerde değil, en fazla 3 fakat senelerden çok paylaşılanlar önemli sanırım bizim durumumuzda :)

deeptone dedi ki...

ne güzel.
zaten yorum da yapmış.
:)))

francesca mckennitt dedi ki...

:)
Ciddi değil de uzun. Okuması gayet keyifli. Deep söylemiş zaten :)

FiRSTe dedi ki...

uzunlukla ilgili dedim zaten bölünsün istemedim die :) heralde en uzun yazımdır ama yine de keyif verebildiysem ne mutlu bana :)

I_lean dedi ki...

beni kelimelere dökmek ne kadar da güzel bir şeymiş :) yorumları da çok beğendim :)