Hep aynı hataya düşüyorum ben. Aklıma geliyor yazacaklarım, duruyorum, yazmıyorum o anda. Sanki beni, düşüncelerimi yazıya dökmekten daha mutlu edici bir eylem varmış gibi, 'Sonra yazarım, şimdi sırası değil.' diyorum. Nasılsa gelirler aklıma tekrardan.
Ama tekrardan gelmiyor işte o cümleler aklıma. Bazen, şanslıysam eğer, yakınlaşıyorum sadece. Asıl cümlelerimin, hayaletlerini döküyorum kağıda. Asla istediğim gibi, ilk andaki gibi olmuyor. Ama hep aynı hata. Hep beni alıkoymalarına izin veriyorum. Geçiyor, gidiyor cümleler.
Alakasız devam edeceğim yine yazıma, çünkü yine zamanından geç yazmaya calışıyorum düşüncelerimi. Aslında gözüktüğüm kadar komik, eğlenceli bir insanda değilim ben. Yinede kimle ne konuşursam, hep bir gülümseme yaratıyorum yüzlerinde. Bazıları kahkaha bile atıyorlar hatta. Fakat aslında ben o kadar da komik bir insan değilim. Ya da belki de öyleyim. Belkide gerçekten neysem oyum. Belkide gerçekten olduğum gibi gözüküyorum dışardan bakınca. Ama ne kadar komiksem, bir o kadarda ciddiyim, agresifim, saldırganım, takıntılıyım. Ufak ayrıntılara takılıp kendimi ve en yakınımdakini huzursuz etme huyum vardır mesela. Ama yine de ufak ayrıntılarla mutlu olmasını da bilirim. Eğer mutlu olursam, her nefesimi yakınımdakileri mutlu etmeye harcarım.
Anlaşmak kolaydır benimle, eğer huzursuz ve mutsuz edilmiyorsam. Ama yinede gri bölgem yoktur. Bir şey ya siyahtır ya beyaz. 'Eğer böyle konuşuyorsa sevmiyordur.' 'Eger bunu yaptıysa seviyor olamaz.'
Çok kızıyorum kendime bu yüzden. Hayat siyah ve beyaz dışındaki renklerle daha kolay çünkü. O renk gri olsa bile, çok daha kolay. Çok daha mutlu. Çok daha komik.
Mesela bir soru var aklımda kaç zamandır. Arkadaşlarım, dostlarım ve beni sevdiğini söyleyenler için. Beni, ben olduğum için mi seviyorlar mesela? Butun huysuzluğum, agresifliğim ve gel-gitlerimle. Yoksa kıpır kıpır gözüktüğüm için mi seviyorlar? Onları güldürdüğüm için. Hepsinin aklından geçen ayıp esprileri, en komik ben ifade etme cesaretine sahip olduğum için mi en çok benimle eğlendiklerini söylüyorlar?
Ya da sevgililerim, aşıklar mıydı acaba bana gerçekten? Yoksa onları değiştirmeden sevmeye calıştığım için mi benimle kaldılar? Belkide sewemedim aslında bende gerçekten. Belkide bende ikiyüzlüydüm, belkide kindardım herzaman. İçimde biriktirdiklerim taşınca, siliyorum belkide insanları. En hoyrat şekilde hemde.
Buraya yazmamı istemeyen mesela, dayanamayıp yazdığımı öğrenirse daha mı az sevecek beni? Daha çok mu kavga edeceğiz içimdekileri yazmak istediğim için? Onunla nasıl mutlu olduğumu, onu nasıl mutlu ettiğimi unutacak mı?
Onunla yeni bir sayfa açtığımı ve bütün herşeyi tertemiz yazdığımı, ve bununda onun sayesinde olduğunu anlayabilecek mi?
Ben nasıl onu değiştirmeye kıyamadan seviyorsam, o da beni öyle sevecek mi? Beni, ben olduğum için. Butun deliliklerim, huysuzluklarım, butun gel-gitlerimle kabul edebilcek mi beni? Değiştirmeden, sorgulamadan. Beni hayal ettiği kişi olmaya zorlamadan.
Ama işte bir huyum var benim, hep aynı hataya düşüyorum. Hep zamanından geç yazmaya calışıyorum. İçim rahat etmiyor o zaman. Bu yazının olmadığı gibi, olmuyor.
2 yorum:
Haha demin bende yaziyim dedim sonra "amaaan gec oldu sonra yazarim." dedim:) arkadaslik konusuna gelince eglenceli birisi oldugun icin, icin ve disin bir oldugu icin seviyorum ben seni:) he tabi guleryuzlu olmaninda etkisi yok degil:) he bir de bu yazida sonucu baglamana hayran kaldim.. Konusuruz bakalim sonra yazar kiz:)
Yorum Gönder