Bazen canınız o kadar acır ki, göz yaşlarınız bile akmaz olur. İnsanlar sorar konuşmaya başlamak istemezsiniz. Göz yaşlarınız akmaz ama bilirsiniz içinizdedir onlar. Konuşursanız bilirsiniz akacaktır o yaşlar.Yalnız kalırsınız sonra. Kaçarsınız. Konuşmaya başlayıp anlayanlara, ağlarsınız delicesine. Kapıyı zorlar biri. Açarsınız kim olduğunu bilmeden.Durursunuz yaşları saklayıp. İçinizdeki kapıları kilitleyip. Hoşuna gider üzülmeniz. Siz üzüldükçe, o, şirin cümleler kurar. Unutuverirsiniz bir anda 10 dk öncesini.
Bazen canınız o kadar acır ki, sizi üzene sarılıp ağlamak istersiniz. Hakkınız olmaz ama. Hak vermez. Sizi üzmelerinin karşılığını merak eder. Bilmez ona karşılık vermek istemeyecek kadar sevmiş olduğunuzu çoktan. Bir de gider yapar bunun farkında olmadan. 'Sen bana yaparsan ben daha fazlasını da yaparım.' Ana fikir budur ondaki. İstemezsiniz bile karşılık vermek. 'Bir şey olmayacak. O kadar üzüldüm ki, geri dönüşü bile olmayacak.' diye garanti bile verirsiniz.
'Harbi mi?' der sadece. Gülersiniz..Harbi
Bazen canınız o kadar acır ki, yakar. Yanar içiniz. Kimse söndürmez. O hala inanmaz acıttığına. O hala inanmaz ne kadar hazır olduğunuza. O hala inanmaz, senin için senden değerli olduğuna. O hala inanmaz başkasının yalan olduğuna. İlk defa korkarsın. İlk defa kendi geçmişine saldırırsın onun için. O hala inanmaz. O hala bilmez bahanelerinin ortadan kaldırılabileceğine.
Bazen canınız o kadar acır ki, uzaklaşmak bile ilaç olmaz. Yanına gidersiniz yana yana. Gelince izin verirsiniz dokunmasına, her şeyi unutarak.
Bazen canınız o kadar acır ki, kendi yarattığınız hayallere sarılırsınız..Sanki gerçekmiş gibi, ya da gerçek olabilecekmiş gibi.
Bazen canınız o kadar acır ki....
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder